-
1 rigor mortis
ölümden sonra kaslarin sertlesmesi, ölüm katiligi -
2 Auferstehung
rel basübadelmevt, ölümden sonra dirilme, kıyam, ölümden sonra yeniden dirilip ayağa kalkma -
3 dirilmek
vi1) ( ölümden sonra) auferstehen2) ( hasta için) wiederauferstehenölüp ölüp \dirilmek in Lebensgefahr schweben; ( fig) tausend Tode sterbenuzun bir hastalıktan sonra dirildi er ist von langer Krankheit wiederauferstanden -
4 мёртвый
ölü* * *1) ölü тж. перен.; ölümsüмёртвая тишина́ — ölümsü bir sessizlik
2) → сущ., м ölü••мёртвый язы́к — ölü / ölmüş dil
мёртвый сезо́н — ölü mevsim
мёртвое простра́нство — воен. ölü bölge
мёртвая то́чка — ölü nokta тж. перен.
стоя́ть на мёртвой то́чке — yerinde sayıp durmak
воскресе́ние из мёртвых — ölümden sonra diriliş
-
5 reincarnation
n. reenkarnasyon, ruhun başka vücutla yeniden dünyaya gelmesi, ruh göçümü* * *yeniden yaşama dönme* * *(the rebirth of the soul in another body after death.) ölümden sonra yeni bir bedende doğma -
6 auferstehen
-
7 ba’süba’delmevt
arapça بعث بعد الموت ölümden sonra diriliş. -
8 mebus
arapça مبعوث 1.gönderilmiş. 2.milletvekili. 3.ölümden sonra dirilen. -
9 damn
(din) ölümden sonra cezalandirmak; lanet etmek, beddua etmek, lanetlemek; sövmek, yerin dibine batirmak; rezil etmek, mahvetmek,kahretsin!, lanet olsun!, o biçim, süper, son derece, müthis -
10 νιάμερα
olümden dokuz gün sonra -
11 как
nasıl* * *1) нареч. nasıl; neкак пройти́ на у́лицу Го́рького? — Gorki caddesine nereden gidilir?
как (чу́вствует себя́) больно́й? — hasta nasıl?
как пожива́ешь / дела́? — ne âlemdesin?
как (мне) не по́мнить! — hatırlamaz olur muyum hiç!
как тут не вспо́мнить... — gel(in) de... hatırlama(yın)
ну как тут не вспо́мнишь пре́жнего дире́ктора! — eski müdürü gel de arama!
ты рад? - как не ра́доваться?! — sevindin mi? - Sevinilmez mi?
как же по́сле э́того (мне) не зли́ться? — bundan sonra nasıl kızmam?
он поступа́ет (так), как вели́т со́весть — vicdanı ne emrediyorsa onu yapıyor
как бы мне побыстре́е зако́нчить э́ту рабо́ту — ne yapsam da şu işi bir an önce bitirsem
не зна́ю, как ты, а я... — seni bilmem ama ben...
2) нареч. ne (kadar)как стра́нно! — ne tuhaf!
как тру́дно бы́ло ждать! — ne zordu beklemek!
как мне хо́чется повида́ть его́! — onu görmeyi ne kadar isterim!
как мно́го он зна́ет! — ne çok şey biliyormuş!
а ведь как она́ его́ люби́ла! — oysa, ne severdi onu!
знал бы ты, как он волнова́лся! — ne heyecan içindeydi, bilsen!
ви́дели бы вы то́лько, как она́ испуга́лась! — ne kadar korktuğunu bir görseniz!
как я бу́ду сча́стлив, е́сли он сде́ржит своё сло́во! — sözünü tutarsa ne mutlu bana!
3) частица nasılкак! Ты ещё здесь / не уе́хал?! — nasıl? Sen hâlâ gitmedin mi?!
она́ как закричи́т! — bağırıvermesin mi?; birden bağırmasın mı?
4) союз gibi; kadarбе́лый как снег — kar gibi beyaz
бесшу́мно, как тень — gölge sessizliğiyle
он ну́жен нам как во́здух — ona hava kadar muhtacız
он э́того бои́тся как сме́рти — bundan, ölümden korkar gibi korkuyor
таки́е, как ты — senin gibiler
он не тако́й терпели́вый, как ты — senin kadar sabırlı değildir, sendeki sabır onda yok
то́чно так же, как и (его́) оте́ц — tıpkı babası gibi
как бы извиня́ясь — af diler gibi
ко́мната как ко́мната — alelade / bildiğimiz bir oda
де́лай / поступа́й, как я — yaptığım gibi yap / davran, ben nasıl yaptımsa sen de öyle yap / davran
в строи́тельных дела́х он разбира́лся, как хоро́ший инжене́р — yapı işlerinden iyi bir mühendis kadar anlardı
5) союз (в качестве кого-чего-л.) olarak, diyeмне его́ предста́вили как худо́жника — bana onu ressam diye tanıttılar
6) союз ( в составе вводных групп) gibiкак ста́ло изве́стно — öğrenildiğine göre; öğrenildiği gibi
мост, постро́енный, как предполага́ют, в пя́том ве́ке,... — beşinci yüzyılda kurulduğu sanılan köprü
7) союз ( когда)...dığı zaman / sırada,...dıkta; iken;...ır...maz,...dı mı ( как только);...dıktan sonra (после того, как); (her)...dıkça ( всякий раз как);...alı ( с тех пор как);...madan (önce) ( перед тем как); oysa ( между тем как)задо́лго до того́, как стемне́ло — karanlık basmadan çok önce
с того́ дня, как он прие́хал — geldiği günden beri
не прошло́ и неде́ли, как... — aradan bir hafta geçmemişti ki...
как поду́маю об э́той ава́рии,... — ben o kazayı düşündükçe...
вот уж бо́льше го́да, как... — bir yıldan fazla bir süredir...
вот уж мно́го лет, как... — yıllar var ki...
э́то не что ино́е, как... — bu...dan başka bir şey değildi
ина́че, как изме́ной, э́то не назовёшь — buna ihanetten başka isim verilemez
кому́ же им помо́чь, как не тебе́? — onlara sen yardım etmesen kim etsin?
ну кому́ ж пла́кать, как не мне! — ben ağlamayayım da kim ağlasın?
я ви́дел как он сел в авто́бус — otobüse bindiğini gördüm
••как бу́дто —...mış gibi;...mış ( кажется)
как оди́н (челове́к) — tek adammışçasına
как раз наоборо́т — tam tersine
э́ти сапоги́ мне как раз — bu çizme ayağıma tam / tastamam geliyor
не зна́ю, как вы, а я... — sizi bilmem ama ben...
что, никаки́х весте́й нет? - Как не быть, есть! — haber yok muymuş? - Var ya, olmaz olur mu?
как он ни сопротивля́лся — her ne kadar direndiyse de
как бы он ни сопротивля́лся — ne kadar direnirse dirensin
как мо́жно быстре́е — bir an önce, mümkün olduğu kadar çabuk
э́тот, как его́... — şey, neydi adı...
-
12 hereafter
bundan sonra, gelecekte,ölümden sonraki yasam, ahret
См. также в других словарях:
ba'de'l-mevt — ölümden sonra; öldükten sonra … Hukuk Sözlüğü
NEŞ'E-İ UHRÂ — Ölümden sonra mahşerde yeniden dirilmek. Buna Neş e i sâniye de denir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
uçmak — 1. nsz, ar 1) Kuş, kanatlı böcek vb. hareketli kanatları yardımıyla havada düşmeden durmak, havada yol almak Biraz havalanıp bir başka kayaya kadar uçtu. S. F. Abasıyanık 2) Uçak vb. araçlar özel mekanizma ile yerden yükselmek, havada yol almak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
diriliş — is. 1) Dirilme işi veya biçimi, dirilme, canlanma 2) mec. Yeni bir atılımla güç kazanma 3) din b. Dinî inanışlara göre ölümden sonra dirilme, basübadelmevt … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıyam — is., din b., Ar. ḳiyām 1) İslam inancına göre, ölümden sonra yeniden dirilip ayağa kalkma 2) din b. Namazda ayakta durma 3) esk. Ayağa kalkma, ayakta durma 4) esk. Bir işe girişme, kalkışma, teşebbüs etme 5) esk. Ayaklanma, başkaldırma, karşı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırkı çıkmak — doğumdan veya ölümden sonra kırk gün geçmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ba'süba'delmevt — (A.) [ تﻮﻤﻝا ﺪﻌﺑ ﺚﻌﺑ ] ölümden sonra diriliş … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
mebus — (A.) [ ثﻮﻌﺒﻡ ] 1. gönderilmiş. 2. milletvekili. 3. ölümden sonra dirilen … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
BA'DEL MEVT — (Ba de l mevt) Ölümden sonra … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KIYAM — Ayakta durmak. Ayağa kalkmak. * Ayaklanmak. İsyan. * Ölümden sonra tekrar dirilmek. * Bir işe başlamak, devam etmek. * Satılan bir mal hakkında müşteri ile anlaşıp kararlaşma. * Canlanmak. * Kıyâmet günü (mânâsına da gelir). * Namazın iftitah… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Kenan Evren — Infobox President | name = Kenan Evren nationality = Turkish small| order = 7th President of the Republic of Turkey term start = 12 September 1980 term end = 9 November 1989 vicepresident = predecessor = Fahri Korutürk successor = Turgut Özal… … Wikipedia